Primum nihil noccere (Önce zarar vermeyeceksin!)
Hastaya önce zarar vermemek, tıbbın asırlardır prensibidir. En az Hipokrat yemini kadar önemlidir. Peki, sormak lazım o zaman; zarar verdiğini bile bile neden kemoterapi, niçin radyoterapi?
Çağımızda her konuda olağanüstü gelişme ve yenilik yaşanırken, kanser tedavisinde bu iki reddedilesi usülden başkası niçin araştırılmıyor? Hala eldeki stoklar tüketilemedi mi? Kemoterapötik ve radyoterapötik ilaç, araç ve gereçlere yatırılan milyar dolarlar geri dönmedi mi? Hasta, umutsuz, çaresiz insanlardan edinilen rant daha ne kadar devam edecek? Ülkemiz daha ne kadar kendisine dayatılan bu modası geçesice tedavi! yöntemine devam edecek? Daha ne kadar Türk kanser hastaları bu zararlı metotlarla oyalanacak, kendilerine çare diye çaresizlik, güçsüz bir vücut ve acılarla dolu bir son layık görülecek?
Helsinki anlaşmasına koyduğumuz imza, hekimlerimize “hastanın yararına inandıkları her şeyi” vermelerine izin veriyor. Ancak tababetin olmazsa olmaz kuralı da onları şöyle bağlıyor: ÖNCE ZARAR VERMEYECEKSİN “PRIMUM NIHIL NOCCERE”.